Posts
inFAMOUS Second Son Oyun İncelemesi ve PS4 Konsol Ayrıntıları
inFAMOUS, PS 3'e damga vuran yapımlardan bir tanesiydi ve Cole'un macerası da konsolun ömrüyle sınırlanmış kaldı. Neyse ki tamamen aynı vaziyet seri için bahis konusu değil, inFAMOUS serisi Second Son ile son konsolda, yeni bir kahraman, yeni güçler ve yeni bir serüven yoluna devam edecek. Second Son, inFAMOUS 2`de geçmişte yaşanan olayların 7 yıl sonrasında geçiyor. Hafızanızı biraz zorlarsanız Cole oyunun 'iyi' nihayetinde John White’ı, nam-ı değer Beast'i yenmek için RFI'yı aktif ederek büyük bir patlamaya sebep olmuştu, fakat bu patlama, hususi güçlere malik olan Conduit'leri tümüyle yeryüzünden yok etmeyi beceremediği gibi, bu topluluğun karşısında ‘Department of Unified Protection’ (DUP) adlı, devlet destekli yeni bir birliğin de oluşmasına sebep oldu. Second Son'da ise Conduit'lerin biyo-terörist duyuru edildiği ve DUP birimi tarafından pür dikkat izlenildiği, kısacası yok edildiği bir dünyaya kendimizi buluyoruz. Bu defaki kahramanımız Delsen Rowe, ilk etapta Cole kadar karizmatik biri olarak gözükmese de, elinde bulundurduğu güçlerle Cole'un fazlasıyla önünde bir görünüş sunuyor. Second Son ilk başta duyurulduğunda Rowe'un gücü duman kaynaklı olarak tanıtımı yapılmıştı, fakat daha sonrasında Rowe'un önemli gücünün başka Conduit'lerin ortadan kaldırmak olduğu anlaşıldı.
Kısaca Cole'da sadece elektrik güçlerinde uzmanlaşmak mecburiyetindeyken, bu sefer yanı başımızda fazlasıyla geniş bir yelpaze bulunuyor. Rowe oyun boyunca 'Duman' ve 'Neon' güçleri de dahil dört değişik gücü elinde bulunduruyor ve oynanış da bu güçlere bağlı olarak şekilleniyor. Mesele, duman gücünüz havalandırma borularından ilerleyerek saniyede bir apartmanın ilk katından çatısına çıkmanıza imkan verirken, neon gücünüz sebebiyle tamı tamına ışık hızında değilse bile, ışık tarzında çevrede hür bir şekilde koşuşturabiliyorsunuz. Güçlerinizin kullanımı şüphesiz ki dövüşürken de değişiklikler oluşturuyor. Mesele duman gücünüzde dövüşürken Rowe zincirini Kratos'un kılıçları gibi kullanırken, uzaktan taarruzların ağırlıklı olarak bulunduğu Neon gücünde ise, Rowe zincirini büyük bir ışın kılıcı gibi kullanıyor. Oyun boyunca bir güce yoğunlaşıp o güçte baştan sona kariyer yapabileceğiniz gibi, Rowe'u birden daha çok güçte kaliteli duruma getirme olanağınız da bulunuyor. Hatta kariyer ilerlemesinde, az sonra bahsedeceğimiz karma sisteminin de etkisi epey çokça, zira Rowe'un iyi veya kötü olma durumuna bakılırsa farklı farklı güçleri kullanabiliyorsunuz.
Second Son PS4 için tanıtılıpta da, PS3'e yayınlanmayacağı açıklaması yapıldığında yapımcılara azcık tepki oluşmuştu, fakat oyunu oynamaya koyulduğunuz ilk anda Second Son'ın hakiki bir PS4 oyunu olduğunu farkına varıyorsunuz. Sucker Punch önümüze rengarenk bir Seattle ile piyasaya çıkarılmış. Tabiki yeni nesle taşınan sadece şehrin modellemesi de değil. Bir inFAMOUS oyununun öne çıkan önemli taraflarından biri de, sahip olduğumuz güçlerimiz nedeniyle çevrede çokça ışık efektinin kullanılmış olması. Oyun bu yönden serinin üstüne katarak ilerlemiş. Rowe'un kollarını tıpkı lava evirerek yapmış olduğu hareketler olsun, neon güçlerinin kullanımı esnasında kendini gösteren renk cümbüşü olsun, her şey oldukça başarılı. Grafiklerdeki kalite yalnız ışık efektleriyle de sınırlanmış değil. Karakter modellemelerinden tutun da, kaplamalara, parçacık efektlerine ve ara videolardaki çizimlere kadar tümüyle Second Son, ben yeni nesile geldim diyor. Fakat tabiki göz ardı edilebilecek, birtakım kaplama yetersizlikleri veya seyrek de olsa cisimlerin birbir içine geçmesi gibi küçük bozukluklar de yok değil.
Second Son'ı oynamak için, serinin evvelki oyunlarını oynamanıza gerek yok. Söylediğimiz gibi yanı başımızda yeni bir serüven mevcut, fakat bu şu anlama gelmiyor ki inFAMOUS serisi yeni nesilde köklerinden ayrılmış. Oyun arz edilen kent atmosferi olsun, yaptığımız görevler olsun, serinin evvelki yapımlarını epey andırıyor. Eğer evvelki inFAMOUS oyunları hoşunuza gittiyse, genel özellikleri itibariyle serinin ruhuna bağlı kaldığı için, Second Son da sizi düş kırıklığına uğratmayacaktır. Yalnız yeni güçlerin beraberinde, oyunun çok daha tempolu bir durum aldığı da ayrı bir hakikat ki, bu vaziyet çoğu oyuncunun çok daha beğenisini kazanacaktır. Rowe'u kontrol ettikten sonra, evvelki oyunlara geri dünüş yaptığınızda, karakter hareketleri olsun, savaşlar olsun, Cole'un azcık hantal kaldığını gözlem yapabiliyorsunuz.
Selfie Fotoğrafları Sosyal Medyada nasıl Popüler Hale Geldi
Son zamanlarda sosyal medya kullanan kişi sayısının artış göstermesine bağlı olarak daha yeni akımlarda oluşmaya başladı. İnsanoğlu bundan böyle kullanmış olduğu sosyal medya hesaplarında yalnızca yazı ve sıradan resimler paylaşmanın aksine değişik şeyler denemenin arayışına girdi. 2013 yılında oxford üniversitesi tarafından yılın kelimesi seçilen ve ingilizce sözlüğe dahil edilen selfie kelimesi bunlardan yalnızca biri.
Peki bu selfie manası nedir?
Selfie kelimesi köken olarak ingilizce bir sözcük ve self + ie eklerinin türetilmesinden oluşturulmuş. Self kelimesinin Türkçe anlamı kendi,bireysel manasına geliyor.Selfie ise rastgele bir kimsenin bir yeni nesil telefonuyla yahut fotoğraf makinesiyle kendi fotoğrafını çekmesini ve sosyal medyada paylaşılmasını ifade etmektedir.(Bkz. Vikipedi) Bu tanımlama azcık saçma olacak fakat, bunu gerçekleştirebilmek için bir tane fotoğraf makinasına yada kamerası bulunan bir telefona sahip olmanız yeterli. Elinize makinayı alıp kendinizi hangi açıdan karelemek istiyorsanız o şekilde çekiyorsunuz. Normalde tek bir kişinin yalnızca kendini fotoğraflamasıyla meydana çıkan bu akım, şuanda insanların ailesiyle beraber veya sevdiği insanlarla kendini tamamen aynı karede fotoğraflamasıyla çok farklı bir çizgi kazandı.Selfie nasıl popülerleşti?
Bu vaziyeti de şu şekilde anlatabiliriz. Dünyada çoğu ün kazanmış kişilerin bu şekilde sevdiği inanlarla birlikte yada kendini selfie çekmesi ve bu fotoğraflarıda sosyal medya hesaplarında paylaşması selfie nin bu kadar kısa sürede popülerleşmesine öne çıkan önemli etken diyebiliriz. En son 2014 oscar ödül töreninde sunucu Ellen DeGeneres’in kendini ünlülerle birlikte çektiği sefie yi twitter hesabına yüklemesiyle fotoğraf 2 milyondan daha çok kez retweet edildi. Ülkemizde ise daha yeni popüler olan akım, bakalım sonraki günlerde ne gibi durum alacak.Yazımıza sonlandırırken size aşağıda yüklediğim gezi olayları selfie fotoğrafıyla baş başa bırakıyroum.Satılık alan adları
Satılık Domainler
Domain ismi - Kayıt Tarihi - İstenilen Fiyat
googleceviri.com 3 Şubat 2009 250 TL
tabletbilgisayarlar.com 28 Ocak 2010 250 TL
tabletbilgisayar.org 28 Ocak 2010 250 TL
tabletbilgisayar.net 28 Ocak 2010 250 TL
hdbelgesel.com 29 Kasım 2008 250 TL
cepfm.com 2 Haziran 2013 250 TL
sivilajans.com 22 Mart 2014 250 TL
cepokey.com 500 TL
İletişim: sedathut@gmail.com
Cep: 0541 972 18 56
Işık Hızı ve Uzay Zaman
Taksi hareket ettiğinde ışık hızının da arabanın hızı oranında arttığını düşünürsünüz. Nede olsa hareket eden taksinin ışığa ekstra itiş vereceğini düşünürsünüz. Ancak sürpriz şekilde düşündüğünüz gibi olmaz. Radarlar, tabelalarımız veya her ışık hızı ölçer saatte 1.079.252.850 metre gösterir, taksi hareket etsin etmesin...
Peki ışık hızının her ölçümü nasıl hep aynı çıkar?
Bir duvara koşarsanız, size durduğunuzdan daha hızlı gelir. Işıkta bu doğru değildir. Işığın hızı herkes için aynıdır bu gerçekten de sıra dışıdır. Einstein bu karışık bulmacaya şöyle bir mantık geliştirdi. Işığın sadece etraftaki uzayın ölçüsü olduğunu bilen Einstein çok çarpıcı bir fikir önerdi. Uzay ve zaman tam doğru miktarı sürekli ayralayarak birlikte çalışabilir. Böylece hızınız ne olursa olsun ışık hızınızı ölçtüğünüzde her defasında 1.079.252.850 metre çıkar.Işığın mutlak kalitesine göre de, zamanın mutlaklığı, uzayın mutlaklığı bitmeliydi. Bu ikisi bir birlerinin içinde eriyecek bir biçimde göreli olmalıydılar. Uzayın ve zamanın esnek olması kulağa yabancıysa bunun tek nedeni günlük yaşamda onu hareketli görecek kadar hızlı hareket etmeyişimiz. Bindiğiniz taksi eğer ışık hızına yakın hareket etseydi efektler artık gizli olmazdı. Mesela ışık hızına yakın geçtiğim caddenin köşesinde olsanız uzayın uyum sağladığını görürsünüz. Taksim sadece bir kaç cm görünür. Ayrıca aracın dışındaki kişi saatin çok yavaş tiktakladığını duyar, ancak aracın içindekinin bakış açımdan saatin normal çalışıyor ve oradaki uzay her zaman ki gibi normal gözüküyor. Taksiden dışarıya bakıldığında ise, uzayın çılgınca uyuşuklaştığı görülür. hepsi ışık hızı sabit tutmak için...
Yani Einstein'na göre ne uzay ne zaman artık sabit ve mutlak değil. Bunun yerine hareketle birleşip tek bir varlık oluşturuyorlar ve bunun adı da Uzay Zamanı.
Uzay ve Fizik Kuralları Nedir
Neden olayların geri sayımını hiç görmeyiz? Fizik kurallarına göre böyle bir şey olabilir.
Dünyamızın bir şeylerle dolu olduğunu düşünürüz. Mesela binalar ve arabalar, otobüsler ve insanlar ve bu dünyanın herhangi bir yerinde olduğunda çok daha farklı örnekler verebiliriz. Gündelik hayatımızı oluşturan onlarca şey kadar önemli olup çok daha gizemli başka bir şey var; uzay, yani bunca şeyin var olduğu yer.
Neden bahsettiğimi anlamanız için bir anlığına duralım ve hayal edelim. Bunca şeyi kaldırsanız ne olur. Hepsini kastettim. insanları, arabaları ve binaları ve sadece dünyada bulunanları değil dünyanın kendinide. Bütün gezegenleri ve yıldızları ve galaksileri kaldırırsanız ne olur? Üstelik sadece büyükleri de değil, minik olanları gaz ve tozun son atomuna kadar. Bütün bunları kaldırırsanız ne olur, geriye ne kalır. Pek çoğunuz hiç bir şey der. Doğruyu bilmiş oluruz ama tuhaf bir şekilde yanılmışta oluruz. Geriye boş uzay kalır ve anlaşıldıki boş uzay hiç bir şey değil o bir şey. Kendine özgü özelikleri yaşamımız kadar gerçek bir şey.
Aslında uzay o kadar gerçek ki bükülebiliyor, uzay kıvrılabiliyor ve dalgalanabilir. Boş uzay o kadar gerçek ki etrafımızdaki her şeyin şekillenmesine yardımcı oluyor ve kozmozun kumaşını oluşturuyor.
Birçoğumuz uzayı düşündüğümüzde dış uzayı düşünürüz. Çok çok uzaklarda bir yeri, ama uzay aslında her yerdedir. Ona evrenin en bol şeyidir diyebilirsiniz. En minik şeyler bile mesela atomlar, sizin ve benim etrafta gördüğümüz her şeyin ana maddesi atomlar bile neredeyse tamamen boş uzaydır.
Dünyanın en büyük binasının camını çeliğini her şeyini yapan içindeki atomlar bile bütün boşluğu alsanız elinize ufak bir şey kalır, bir pirinç tanesi kadar ama ağırlığı yüz milyonlarca kilo olur. Geri kalanı sadece boş uzaydır.
Nokia Lumia 928 Daha Şık ve Daha Hızlı
Nokia kısa bir süre önce Lumia 928 tanıtımını yaptı. Nokia‘nın yeni amiral gemisi Lumia 928'i Londra’da yapılan etkinlikle tanıtıldı. Lumia 928, özellikle ince tasarım, ekran kalitesi ve fotoğraf çekimi, açısından 2013 yılının en akıllı telefonlarından birini mobil pazarına sunuyor.
Nokia'nın eski modeli olan Lumia 920 ile aynı kameraya sahip olup, zaten 920 modeli mekanik görüntü sabitleme teknolojisiyle güzel videolar kaydedip, kaliteli fotoğraflar çekebiliyordu. Bu nedenle kamera mekanizmasını geliştirme gereği duymadılar. Ayrıca Lumia 938 ışıkta yüksek çekim performansı ile bu açıdan rakip telefon modellerinin çok üstünde diyebiliriz.
Nokia Lumia 928 telefonu, Lumia 920′ye oranla hem şık, hem ince, hem de hızlı.
1GB RAM, 2000mAh batarya, entegra kablosuz şarj çipi, Polikarbonat yekpare kasaya sahip olan Lumia 928′de 4,5 inç boyutlu 1280×768 piksel çözünürlüklü PureMotion HD+ OLED ekran, 1,5GHz çift çekirdekli Snapdragon S4 işlemci, NFC bağlantısı ve 1,2MP ön kamera / 8,7MP arka kamera yer alıyor.
2013 yılının bu yeni telefonu Lumia 920′nin aynısının iyi ekranlı ve ince gövdeli versiyonu olarak nitelendirilebilir.
Nokia yeni ürününü büyük bir heyecanla tanıtsa da eski modelini çok fazla geliştiremediğini görüyoruz, bunun yanında Samsung ve iPhone'nin de aynı durumla karşı karşıya kaldığını düşünürsek, teknoloji sevenlerin Nokia Lumia 928'a şans tanıyabileceğini düşünebiliriz.
Çok ayrıntılı olmasa da tanıtım videosunu izlemenizi tavsiye ederim.
Android Basketbol Oyunu Parmaklarınızı Evriltecek
Canımız sıkılınca ciddi paralar verip aldığımız Android uygulamalarını destekleyen cep telefonlarımıza vakit geçirebileceğimiz uygulamalar indirip eğlenmek veya işe yarar uğraşlar yapmak isteriz. Şüphesiz her insanın işine yarayan uygulamalar vardır ama genel olarak herkes oyun sever ve benimde sevdiğim aradığım uygulama çeşidi mobil oyunu. Birazda basketbol seviyorsanız yazıda ilacınızı bulmuş olabilirsiniz.
Google Play'de işe yarar uygulama bulmak ve uygulamalar hakkında doğru ön fikir edinmek çok kolay olmasa gerek. Hangi oyunu beğeneceğinizi önceden kestirmek zor. Popüler oyun indirdiğinizde sevmeyebilirsiniz veya canınız çok çabuk sıkılabilir. İşte bende bir kaç oyun denedim ama en sevdiğim Basketball Shoot oldu.
Google Play Vitrini tarafsız şekilde insanların sevebileceği mobil uygulamaların yer aldığı bölüm. Androidte yeni uygulamaları denemek istiyorsanız kesinlikle bakmadan geçmeyin derim. İşte Google Play Vitrininde gördüğüm Android Basketbol oyununu denemek amacıyla telefonuma yükledim. Basit gibi gözükse de, insanı sürüklediğini söyleyebilirim. Oyun kısa sürüyor ama bu oyundaki heyecanı azaltmıyor çünkü ilerledikçe zorlaşıyor, bazen basketbol oyununda level atlamak şans gerektiren bir faktöre bağlı olabilir.
Android Basketbol oyunu grafiklerle güzel diyorsanız, beğenmeyebilirsiniz, Basketball Shoot oldukça sade. Bazılarında güzel grafiklerle oluyor ama mobil oyunda bana göre grafik önemli değil bunun en büyük nedeni bu oyunları konsolla oynama imkanınız yok, cep telefonunun kendisiyle ki çoğu zaman telefonu sağa sola haerket ettirerek veya parmaklarımızla ekrana yaptığımız hareketlerle oynanıyor. Hal böyle olunca Google Play'den indirdiğimiz oyunları sevmemiz için oyun tasarlayan firmaların buna dikkat çekerek hazırlayıp önümüze sunduklarını daha çok beğenmemiz doğal.
Zafer elde etmek istiyorsanız sadece basketbol topunu el hareketiyle topun gideceği yönü belirlemeniz ve ekrandan parmağınızı çekmeniz yeterli. Yani oyunun içinde rakibiniz yok, direk potaya atmış olduğunuz toplar var.
Oyunun her levelde size 10 top veriyor. Level sonu sıfır basketbol topu sayısına düşmediğiniz sürece bir sonraki levele geçmeye hak kazanıyorsunuz, basket atışını eğer çembere değdirmeden direk filenin içerisine sokarak gerçekleştirirseniz +2 top daha kazanıyorsunuz. Böylelikle atamadığınız topları telefi etme şansı buluyorsunuz. Öyle sanıyorum ki rekorum 16. level, en fazla 15 dk sürmüştür. Basketball Shoot oyununu oynamaya yeni başlayan kişiler öyle sanıyorum 7-8. levelleri geçmek için ciddi atış tecrübelerine sahip olmaları gerekiyor.
Rekor skorlar almayı başarırsanız her defada yeni basketbol topları kazanmış oluyorsunuz. Gerçi topların basket atmada yararlarını ben tam olarak çözebilmiş değilim.
Android telefonunuzla basketbol oyununu oynamak için parmağınızın ekranda kesinlikle kaymaması gerekiyor. Atışların gerçekleşmesi için topa yön vermek istiyorsanız telefonun ekranına parmağımızı dokundurduğumuzda özellikle uzak mesafe atışında yön verme hassasiyet kazanıyor ve küçük bir titreşim basket kaçırmanıza neden olabiliyor. Parmak ucu biraz nemli olsa iyi olur. Ben genelde tükürükle sorunu gideriyorum.
Gmail hesabınızla giriş yapıp Google Playdan oyunu hesabınıza kayıtlı cep telefonuna ücretsiz yükleyebilirsiniz.
Olasılıksız Adam Fawer - Kitabın En Etkileyici Bölümü
Bu yazıyı yazarken şans eseri youtube.com da 5N1K programında Adem Fawer in konuk olduğunu gördüm, bu videoyuda sizlerle paylaşmak istedim. Alın okuyun.
Logitech Z-906 THX Onaylı Ses Sistemi ile Evde Sinema Keyfi
Logitech ses sistemi konusunda z-5500 ile müthiş bir atak yapmıştı,bu modeli özellikle görsel açıdan geliştirerek z-906 yı müşterilerine sunuyor. Görünüş olarak basit görünen ama piyasadaki görsel albenisi fazla olan ses sistemlerine kalitede fark atan Logitech Z-906'yı biraz tanıyalım.
Logitech Z-906 THX Özelliği
Evinizde sinema tadında film izlemek için artık ses sisteminizin THX onaylı olması gerek. Z-906 ses sisteminin hoparlörleri THX sertifikasına hak kazanabilmek için tasarlanmış. Bir çok kişi bu özelliği test etme şansına sahip olmadığına eminim ama evinizde güzel bir TV'niz varsa bu ileri teknolojiye uzak kalmayın derim.THX Nedir?
Bu isim George Lucas'ın ilk filmi THX 1138 ve Tomlinson Holman'dan geliyor.Holman THX ses teknolojisini kendi adını verdiği 'Tomlinson Holman eXperiment' deneyi sonucunda bulan kişi ve aynı zamanda da LucasFilm Ltd.'nin ilk teknik müdürü. THX Hakkında Bilinmesi Gerekenler THX, sinema salonlarının akustik performansını arttırmaya yarayan bir ses düzenleme yöntemi. Lucasfilm'in geliştirdiği bu teknolojiye uygun standarttaki ürünler, yine Lucasfilm tarafından ''test edilip onaylandıktan'' sonra, THX sertifikasını alıyorlar. THX'in varlığı, temelde şu gereksinime dayanıyor. Filmlerin postprodüksiyon aşamasındaki ses düzenlemeleri, özellikle son 25 yıldır daha büyük bir özenle yapılıyor. Yönetmenler, teknik ekipler, izleyicinin üzerinde yaratmak istedikleri etki için sesten bol bol yararlanıyorlar. Ancak sinema salonlarının kendi yapısına bağlı olarak çok farklı performans göstermesi,George Lucas gibi bir titizlik abidesini sinema sektöründe yeni ses standartları geliştirmeye itiyor. Sonuçta da karşımıza THX çıkıyor. THX sistemi içindeki özel bir devre sinemalarda ki akustik farklılıkları üç şekilde hesaplayarak ortadan kaldırır.
1. Birincisi; ses netliği gerektiren büyük sinemalarda tiz yüklenmiş film soundtrack' larının yeniden düzenlenmesi. Dengeleme (equalize) işlemi belli frekans aralıklarının daha az veya çok yükseltilerek sonuçta çıkan sesin baskın gelmesini veya arkada kalmasını sağlar.
2. İkincisi; daha iyi bir ses ortamı için arka kanaldan mono sinyal alındığı tespit edildiğinde, surround hoparlörlerden birine faz ve zaman kaydırma uygulayarak sesi genişletir ve dağıtır. Bu da diğer arka hoparlör ile bu hoparlörün ilişkisini bir nebze keser ve stereo olmasa bile surround ortamını canlandırmaya yarar. Özellikle Dolby Surround kaynaklarda arka hoparlörlere mono ses gönderildiğinden oldukça kullanışlıdır ve arka hoparlörlere ayrık ses gönderen Dolby Digital gibi formata geçildiğinde bu özellik kendini kapatır.
3. Üçüncüsü ise; ön ve arka hoparlörler arasında gidip gelen ton kalitesini dengeleyerek ses efektlerinin doğal olmasını sağlaması.Her hoparlörün farklı bir yapısının olması ve her hoparlör yerleşiminden kaynaklanan sebeplerle sesin dinleyicinin kulağına farklı ulaşması gibi sebeplerden ötürü sesin algılanabilir ton kalitesi farkları bulunur. Bunları engellemek için geliştirilen ‘tını uyumu’ özelliği sayesinde THX, ön ve arka hoparlörler arasındaki frekans farklarını yeniden dengeleme ile düzenlemeye çalışır.
Sonuç olarak sinemada ki filmin sesini gerçeğinden ayırt etmek imkansızlaşıyor. Bu standart sayesinde, izleyicilerin yönetmenin gerçekleştirmek istediği etkiye daha yakın bir ortam içinde bulunmaları mümkün. Berrak diyaloglar sahnede hareket neredeyse oradan gelir ve yayılan surraund efektleriyle, adeta akan suyla ıslanır veya rüzgarı içinizde hissedersiniz. THX sesi filmin orjinal soundtrack' ını olduğu gibi vermekle kalmaz, gür ve alçak tınıları da olanca gerçekliğiyle yansıtır.
Logitech Z-906 Dijital Şifre Çözme Özelliği
Logitech Z-906 Ses Özelliği
2.0 hoparlör sistemi
Kısıtlı bas sesleri ile stereo ses veren ve iki hoparlör ya da uydudan oluşan temel kurulumdur. Bu kurulumu kolay sistemler bir subwoofer içermez ve çoğu bilgisayar ses kartı ile uyumludur.2.1 hoparlör sistemi
Sese biraz daha canlılık katan bir ses sistemidir. Bir 2.0 sistem gibi iki uydusu vardır ancak fazlalığı daha derin bas sesler veren bir subwoofer'dır. Kurulumu aynı bir 2.0 sistem kadar kolaydır ancak subwoofer fazladan yer kaplar.5.1 hoparlör sistemi
Sizi eğlenceyle çevreleyecek ön ve arka hoparlörlere sahip bir surround ses sistemidir. Sol ve sağ ön hoparlörler, sol ve sağ arka hoparlörler, bir ön merkez hoparlör ve bir de subwoofer'dan meydana gelir. Eğer filmler ve oyunlarla çok zaman geçirecekseniz bu sistem sizin için mükemmel bir seçimdir.360 derece ses
Odanın neresinde olursanız olun dengeli bir ses anlamına gelir. Bu, sesi her yöne eşit olarak yansıtan ileri ve geri ateşlemeli sürücüler kullanılarak oluşturulur. Çok yönlü akustik olarak da bilinir.360 derece sesle ilgili daha fazla bilgi.
6 Doğrudan Kanal
Giriş, bilgisayarın ses kartına bağlanan üç ayrı stereo mini jakla (1/8 inç) yapılabilir ya da kulaklıklarla, iPod'larla veya 1/8 inç jaka ya da fişe sahip diğer cihazlarla üç ayrı stereo giriş olarak kullanılabilir.96/24 kod çözme
Çoğu DVD video ve DVD audio disklerde gelişmiş, yüksek çözünürlüklü, stüdyo kalitesinde bir biçim bulunur. Bu 24 bit, 96 kHz ses olarak ifade edilir.AAC (Gelişmiş Ses Kodlama)
MP3'ün varisidir. Dijital verileri kodlayan veya kodlarını çözen bir ses çözücüsüdür. MP3'ten daha düşük bit oranlarında daha yüksek ses kalitesi sunar. MPEG-4 AAC olarak da bilinir.Aktif sürücü
Bir hoparlörün ana sürücüsü ya da elektromanyetik bileşenidir. Sesi üreten budur. Bkz. sürücü.Anfi (Amp)
Sinyal seviyesini artıran bir cihazdır. Tipik olarak gerilimi, akımı veya her ikisini de artırırlar.Analog sinyal
Genellikle titreşimli bir dalga şeklinde temsil edilen sürekli bir elektrik sinyalidir. Bir aralıktaki herhangi bir değeri alabilir ve değerler arasındaki geçiş, dijital sinyallerle karşılaştırıldığında daha yumuşaktır.Apple Kayıpsız
Dijital verileri kodlayan veya kodlarını çözen ve Apple Inc. tarafından geliştirilmiş bir ses çözücüsüdür. Bu, dijital müzikler için kayıpsız bir veri sıkıştırma yöntemidir. Bkz. kayıpsız.Bas
Ses spektrumunun 20 Hz ile 200 Hz arasındaki alt ucudur. Eğlencenize, derinlik, titreşim ve güç katar. Bu aralık patlamalar, tubalar, çellolar, baslar, davullar vs. içindir. Düşük aralık olarak da bilinir.Merkez kanal
Bir surround ses sistemindeki merkez hoparlördür. Monitörünüzün ya da televizyonunuzun altında ya da üstünde durur ve diyalog ile vokalleri üreterek bunların sanki doğrudan ekrandan geliyormuş gibi algılanmalarını sağlar.Kırpma
Bir anfiyi aşırı yüklediğinizde meydana gelen ciddi bozulmadır. Sesi sert ve köşeli yapar.DAC (Dijitalden analoga dönüştürücü)
Bir dijital bit akışını bir analog sinyale çeviren cihazdır, böylece hoparlörleriniz sese dönüşebilir.dB (Desibel):
Sesin göreceli yüksekliğinin ölçüm birimidir. Duyma eşiği sıfır desibeldir. Bir fısıltı 15-25 desibel arasındadır. Normal bir konuşma 65-70, canlı çalınan rock müzik 120, bir jet uçağı ise yaklaşık 140-180 desibeldir. 140 desibelin üzeri acı verir ve kulaklar için zararlıdır.Ölü bölge
Ses dalgalarının birbirlerini etkisiz hale getirmesi sonucu odada hoparlörlerden çıkan sesin daha az duyulduğu bölgedir.Dijital sinyal
Genellikle bir ve sıfırlar olarak ifade edilen ses sinyalidir. Bir dijital sinyalin sese dönüştürülebilmesi için önce bir analog sinyale dönüştürülmesi gerekir.Dijital hakların yönetimi (DRM)
İçerik sahiplerinin içeriğin kullanımını belirleyip kontrol edebileceği bir teknolojidir. Bu bir şarkının kaç kopyasının çıkartılabileceği ve bir şarkının hangi tür cihazlara aktarılabileceği gibi hakları kapsar.Bozulma
Müzikal sinyali orijinal kalitesini değiştiren her şey.Dolby® Digital
Sol, merkez ve sağ ön kanallardan, sol ve sağ arka kanallardan ve bir subwoofer kanalından oluşan beş kanallı bir ses biçimidir. Surround ses için kullanılan birkaç sistemden biridir. Tüm işlemler dinleme keyfiniz için dijital olarak yapılır.Bas sesi aşağı veren subwoofer
Aşağı doğru bakan bir subwoofer'dır, bası tüm odaya yayar.Sürücü
Sihrin gerçekleştiği yerdir. İnce bir kumaş ya da kağıt katmanını hareket ettirerek elektrik sinyallerini havadaki ses dalgalarına dönüştüren elektromanyetik bir cihazdır. Genellikle bir mıknatıs ve ses bobininden oluşur.DTS™
5.1 kanal surround işlemci markalarının neredeyse hepsinde DTS çözücüler kullanılmaktadır.Ekolayzır (EQ)
Sesi değiştirmek için bir devrenin frekans yanıtının maksatlı olarak değiştirilmesidir. Oyunlarda ve filmlerde bası artırmak ya da müziğiniz için daha dengeli bir ses oluşturmak için bunu yapabilirsiniz.FLAC (Bedava ve kayıpsız ses sıkıştırma formatı)
Kayıpsız bir ses sıkıştırma türüdür. MP3 ya da AAc gibi ses çözücülerden farklı olarak ses akışından herhangi bir bilgi eksiltmez. Günlük müzik dinlemeyle birlikte müzik koleksiyonlarının arşivlenmesi için iyi bir seçimdir. Bkz. Kayıpsız, Kayıplı.Frekans
Bir ses dalgasının bir ölçütüdür. İnsanüstü bir kulağınız olmadığı sürece duyabileceğiniz frekans aralığı 20 ile 20.000 Hz'dir (20 Hz - 20 kHz). Düşük sayılar düşük frekansları ifade eder.FDD2 (Frequency Directed Dual Drivers)
Her bir uyduda iki eşit tam alan sürücü kullanan bir Logitech® teknolojisidir. Sürücülerden birine belirli bir frekansın uygulandığını algılayan özel bir filtredir. Ses alanındaki sorunlu bölgeleri ve ölü bölgeleri önlemek için bu sürücüdeki belirli frekansları gerektiğinde keser. Sonuç olarak hoparlörün tüm frekans aralığında daha iyi bir ses kalitesi elde edilmiş olur.Frekans yanıtı
Bir ses cihazının üretebileceği frekans aralığıdır.Düşük frekans (bas) aralığı 20 Hz - 200 Hz
Orta (ses) aralığı 200 Hz - 4000 Hz
Yüksek frekans (tiz) aralığı 4000 Hz - 20.000 Hz
Tam alan sürücüler
Ses spektrumunun büyük bir kısmını üretmek için tasarlanmış sürücülerdir.Hertz (Hz)
Frekans birim standardı, saniyede 1 döngüye eşittir. Bir hetrz (Hz), saniyede bir döngüyü, 20 Hz ise saniyede 20 döngüyü ifade eder.Yüksek aralık (yüksek)
Ses spektrumunun üst ucudur, tiz olarak da bilinir. Yüksek aralık 4000 ile 20.000 Hz arasındadır. Çanlar, ziller ve bir piyanonun yüksek notaları gibi sesleri kapsar.Sorunlu bölge
Ses dalgalarının yükseltilmesi neticesinde odada sesin çok yüksek olduğu bölgedir.Empedans
Ohm olarak belirlenmiş elektrik ölçüsüdür.Titreme
Elektriksel değişikliklerin neden olduğu zayıf sinyal senkronizasyonu eğilimidir. Bu, seste ikiye katlanmaya ya da sesin bir kısmının atlanmasına neden olabilir.Uzun atım subwoofer
Daha uzun mesafelerde daha yüksek ses seviyeleri veren bir subwoofer.Kayıpsız
Sıkıştırılmış verilerinden orijinal verilerin eksiksiz olarak tekrar üretilebildiği bir sıkıştırma sınıfıdır.Kayıplı
Sıkıştırılmış verilerinden orijinal verilerin eksiksiz olarak tekrar üretilemediği bir sıkıştırma sınıfıdır.Eşlenmiş dörtlü mikro sürücüler
Kompakt bir tasarımda güçlü bir ses veren ve birbirinin aynısı dört mikro sürücüden oluşan bir settir.Max-X™ Sürücüleri
Daha iyi bir dinamik aralık, gelişmiş bas ve daha az bozulma sağlayan yüksek sapmalı sürücülerdir.Orta aralık (orta)
Sesin, 200 Hz ile 4.000 Hz arasındaki orta frekanslarıdır. Bu kulaklarımızın en hassas olduğu ses aralılığıdır ve çoğu vokali (cam kıran cinsten olanları değil) ve enstrümanı kapsar.Midwoofer
Orta ve bazı düşük frekansları üreten sürücüdür.MP3
Popüler dijital ses çözme ve kayıplı sıkıştırma biçimidir. Sesi sunarken veri miktarını ciddi oranda azaltır (10:1 sıkıştırma). Bkz. Kayıplı.Bulanık
Ses zayıf tanımlanır, yarım ve belli belirsizdir.Network Müzik Çalar
Bilgisayarınızda, İnternet radyo yayınlarında ve çevrimiçi müzik servislerinde bulunan dijital müzikleri evinizdeki herhangi bir odaya kablosuz olarak sunan bir cihazdır. Müzik sisteminize ya da hoparlörlerinize bağlı bir oynatıcı veya kendi hoparlörlerine sahip hepsi bir arada bir çözüm seçebilirsiniz.Neodymium mikro sürücüler
Dünyadaki en güçlü mıknatıs olan nadir bir toprak metalden yapılan küçük sürücüler.Gürültü
İstenmeyen ses veya bozulma.
Kulaklıklarla müzik dinlerken istenmeyen dış seslerin engellenmesi. Arkanızdaki gevezeyi değil sadece müziği dinlemenizi sağlar.Pasif geçiş
Ses sinyalini ayrı bant genişliklerine ayıran ve böylece her bir bölümün doğru türdeki sürücüye gitmesini sağlayan bir filtre. Örneğin düşük frekansların tweeter'ınıza gitmesini engeller. Bu filtre türü pasif bileşenlerden yapılmıştır.Pik gücü
Bir anfinin bir müzikal pik sırasındaki kısa patlama anında sunabileceği maksimum watt'tır. Bu güç için doğru bir ölçü değildir. Hoparlörler karşılaştırılırken standartlaştırılmış RMS gücü kullanılmalıdır.Port
Bir hoparlörün içinde bulunan ve hoparlörün bas yanıtını artıran açıklıktır.Delikli kutu ya da delikli subwoofer
Düşük frekanslardaki verimliliğini geliştirmek için bir delik kullanan hoparlör kutusu türüdür.
Basınç Sürücüsü
Bir hoparlör kabininin içinde basınç oluşturan bir sürücüdür. Ses seviyelerini artıran pasif radyatörü hareket ettirmek için mühürlü ve hava geçirmezdir. Bu, daha sıkı ve daha düşük bir bas sesi oluşturmak için etkili bir yöntemdir.RMS (ortalama karekök)
Standart bir anfi ölçüsüdür. Bir ses sinyalinin ya da başka bir güç (AC) geriliminin etkili ortalama değerini ölçmek için kullanılan geleneksel bir yöntemdir.RMS gücü
Bir anfinin ürettiği sürekli güç miktarıdır ve watt cinsinden ölçülür. RMS figürü ne kadar yüksek olursa duyduğunuz müziğin sesi o kadar yüksek ve temiz olur. Bu ölçüm pik gücünden çok daha doğrudur.Uydular
Sınırlı bas yanıtına sahip küçük bir hoparlör.Zırhlı
Mıknatısın diğer elektroniklerde parazite neden olmamasını sağlayan bir tasarım.Logitech Z-906 Hoparlör Ayakları ve Montaj Seçenekleri
Life of Pi - Pi'nin Hayatı Filmin Konusu ve Dikkatimi Çeken Yanları
Life of Pi, türkçesi Pi'nin Yaşamı... Film fragmanını izleyenler okyanusun ortasında küçük bir teknede genç bir hintli çocuğun bir zebra, bir sırtlan, bir maymun ve birde kaplanla hayat savaşı verdiğini göreceklerdir. Emini ki filmin tamamını izleyenlerde teknedeki heyecana kendilerini kaptıracak ve hiç sıkılmadan izleyecektir. Evet bende soluksuz bu sahneleri izledim ama benim dikkat çekmek istediğim konu Pi'nin hayatı... ve hindistanlı kahramanın hayatı bu tekne macerasıyla sınırlı kalmıyor.
Pi genç yaşta dinleri sorgulayıp din arayışına giriyor, Pi hem Hristiyan, hem Müslüman, hem Hindu dinlerine inanıyor hemde üniversitede Yahudi ruhaniliği Kabala konusunda ders veriyordu. Pi bütün dinleri seviyor onların insanlık için var olduğuna inanıyordu.
Filmin Son Bölümünden Alıntı - Pi'nin Sözleri
Günlerce süren Richard Parker adındaki bir kaplanla deniz yolculuğunda tanrının kendisini terketmediğini onu izleyerek ona yol gösterdiğine inanıyordu.Tanrı beni terk etmiş gibi gözükse de, izliyordu. Acılarıma kayıtsızmış gibi gözüktüğü zamanlar da bile, izliyordu.
Kurtulma ümidim kalmadığında, beni dinlendirdi.Yolculuğa devam etmem için mesaj verdi. Bir süre sonra Meksika sahillerine ulaştık. Filikayı bırakmaya korkuyordum. Gücüm kalmamıştı, çok halsizdim. Kurtuluşa bu kadar yakınken, 50 santimlik sudan korkuyordum, boğulabilirdim. Güç bela sahile çıkıp kendimi kumlara bıraktım. Kumlar, yüzümü tanrının yanaklarına bastırmışım gibi, sıcak ve yumuşaktı. Bir yerlerde, beni orada gördüğü için gülümseyen iki göz vardı sanki. Çok yorgundum, zorlukla hareket edebiliyordum.
Richard Parker benden önce davrandı. Ayaklarını gerdi ve sahil boyunca yürüdü. Ormanın sınırında durdu. Dönüp bana bakacağından emindim. Kulaklarını başına doğru yatırıp...ilişkimize bir şekilde son verecekti. Ama doğruca ormana doğru koştu. Sonrasında, beni hayatta tutan vahşi yoldaşım Richard Parker...sonsuza dek hayatımdan çıkıp gitti.
Bir kaç saat sonra kendi türümden biri beni buldu ve...gidip beni taşıyacak bir grubu getirdi. Çocuk gibi ağladım. Gerçi kaybetmiştim ama hayatta kalmaktan kendimi kaybetmekten değil...Richard Parker beni selamsız sepetsiz terk ettiği için ağlıyordum. Kalbimi kırmıştı, babam haklıydı. Richard Parker beni hiç arkadaşı olarak görmemişti. Yaşadığımız bunca şeyden sonra, arkasına dönüp bakmadı bile. O gözlerde, yansımamın bana bakıyor olmasından öte bir şeyler olduğuna...inanmaya mecburum. Bunu biliyorum, hissettim. İspatlayamazsam bile bunu hissettim.
Ailemi, hayvanat bahçesini, Anandi'yi, çok şeyi geride bırakmıştım. Sanırım, eninde sonunda tüm yaşananlar bir şekilde kabulleniliyor...ama onlarla vedalaşma fırsatını bulamamış olmak...içimi her zaman acıtacak.
Babama, ondan öğrendiğim şeyler için hiç teşekkür edemedim. Verdiğin dersler olmasa...asla hayatta kalamazdım, diyemedim. Richard Parker'ın kaplan olduğunu biliyorum ama... ...keşke ona "Bitti, kurtulduk!" diyebilseydim. "Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim.
Seni seviyorum Richard Parker...
Bu başyapıt filmi izlemenizi tavsiye ederim.